Kanun değişti, önü açıldı: Türkiye’den Avrupa’ya doğalgaz ve LNG ihracatında artık tek ihtiyaç talep

Posted by

Enerji uzmanları, enerji alanında düzenlemeler içeren Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun‘a ilişkin değerlendirmede bulundu.

Akdeniz Enerji ve İklim Örgütü (OMEC) Petrol ve Gaz Direktörü Dr. Sohbet Karbuz, kanunun “Yurt içinde üretilen ve/veya ithal edilen doğal gazın sıvılaştırılarak yurt dışına ihraç edilmesi ya da yurt içinde yeniden satışı” maddesine atıfta bulunarak, “Bu hem Sakarya ve gelecekte keşfedilecek sahalardaki üretimin bir kısmının LNG olarak ihracatına olanak sağlıyor.” dedi.

Karbuz, Türkiye’nin boru hattıyla gaz aldığı kontratların “reexport(tekrar ihraç) hakkı vermesi durumunda bu gazın bir kısmının ihracatının mümkün olduğunu belirtti.

“Reexport gündeme getirilmeli”

Gelecek yıl 16 milyar metreküp kapasiteli Mavi Akım’ın, 2026’da da yıllık 10 milyar metreküp kapasiteli İran kontratının sona ereceğini dile getiren Karbuz, “Eğer bu kontratlar yenilenecekse reexport hakkını almak gerekli. Kontrat müzakeresi yapıldığı zaman benzer konu Azerbaycan gazı için de gündeme getirilmeli.” diye konuştu.

Karbuz, Türkiye’nin uzun vadeli sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) kontratlarında da “nihai teslim noktası” maddesinin gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Eğer bunlar yapılırsa şüphesiz Türkiye için avantaj oluşturacaktır çünkü küresel LNG piyasasında önemli bir aktör olan Türkiye, bugüne kadar bildirim kadarıyla LNG ticaretine girmedi. LNG ticaretinin toplam gaz ticareti içindeki oranının ileriki yıllarda artacağını göz önüne aldığımızda bugüne kadar pasif bir aktör olarak yer almış Türkiye’nin aktif bir aktör olmaya yönelmesi elzemdir.”

“LNG kargosu en iyi fiyatı veren pazara yönelir”

LNG ihracat tesisi kurmanın ve işletmenin teknoloji ve finansman gerektiren bir iş olduğunu vurgulayan Karbuz, böyle bir tesisin ya doğrudan yabancı bir yatırımcı tarafından ya da yabancı ortaklığıyla kurulabileceğini söyledi. Karbuz, “Eğer böyle bir tesis kurmayı başarabilirsek kendi ürettiğimiz ve ithal ettiğimiz gazın ihtiyaç fazlasını piyasa koşulları uygun olduğu durumlarda dış pazarlara satabiliriz. Bu ihracat, mevcut ithalat kontrat miktarlarımız da dikkate alındığında büyük olasılıkla spot piyasada gerçekleşir. Dolayısıyla LNG kargosu en iyi fiyatı veren pazara yönelir. Bu Asya ya da Avrupa olabilir fakat her halükarda zamanlama ön plana çıkacaktır.” ifadesini kullandı.

Karadeniz gazının ne kadarının ne zaman ihraç edilebileceğinin bilinemeyeceğini söyleyen Karbuz, şunları kaydetti:

“Onu gelecekteki piyasa şartları, Türkiye’deki üretim-tüketim dengesi belirleyecektir. Eğer fiyat marjı lehimize olursa ihracat opsiyonu ön plana çıkacaktır. Ancak bir LNG ihracat tesisinin en az 3-5 yılda inşa edilebildiğini göz önünde bulundurmak lazım. Yani Türkiye’de kurulacak bir LNG tesisinden ihracat kısa vadede söz konusu değildir ancak satın alınan LNG’nin reexportu farklı bir olay. Her halükarda özel sektörün önünün açılması ve daha serbest, rekabetçi ve liberal bir piyasa mekanizmasının kurulması açısından bu kanun değişikliği oldukça önem arz etmektedir.”

“Sıvı halde gelen ve terminallerde depolanan LNG yeniden ihraç edebilir”

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsünün (IEEFA) Enerji Analisti Ana Maria Jaller-Makarewicz de Türkiye’nin doğal gaz tüketiminin azalması ve Karadeniz’deki üretiminin artması durumunda Avrupa’ya göndereceği gaz miktarının artabileceğini belirterek, “Bu durum söz konusu olabilir. Bu ihracatın hacmi ve ne kadar süreyle devam edeceği Avrupa ülkelerinin talebine göre değişebilir.” dedi.

Jaller-Makarewicz, Türkiye’nin Rusya ve Azerbaycan‘dan gelen bir miktar doğal gazı Bulgaristan’a ve komşu ülkelere ihraç etmek için kapasitesi olduğuna dikkati çekti.

LNG taleplerinde 2025’e kadar zirve, 2030’a kadar düşüş öngörüsü

Avrupa’nın toplam gaz tüketiminin yüksek fiyatlar, enerji güvenliği ve iklim politikaları nedeniyle son 2 yılda yüzde 20 düştüğünü dile getiren Jaller-Makarewicz, LNG talebinin 2025’e kadar zirve yapması ve 2030’a kadar düşmesinin beklendiğinin altını çizdi.

Jaller-Makarewicz, LNG sıvılaştırma terminallerinin inşa edilmesinin 3 ila 5 yıl sürebileceğine dikkati çekerek, talebin kesin olmaması halinde bu ihracat terminalleri aracılığıyla uzun vadeli sözleşmeleri güvence altına almak ve nihai yatırım kararlarını vermekte zorlanılabileceğini söyledi.

Jaller-Makarewicz, Türkiye’nin LNG terminallerini kullanma oranının geçen yıl yaklaşık yüzde 27 olduğunu ifade etti.

Emtia piyasalarına hizmet eden ICIS‘in Küresel Gaz Analizleri sorumlusu Tom Marzec-Manser de Türkiye’nin ülkeye sıvı halde ulaşan ve terminallerde sıvı halde depolanan LNG’yi yeniden ihraç edebileceğini belirtti.

Marzec-Manser, boru gazını ticari sevkiyat amacıyla LNG’ye dönüştürmenin sıvılaştırma tesisiyle mümkün olacağını ve bunun zaman alan, maliyetli bir proje olduğunu söyledi.

Türkiye’nin boru gazlarıyla gelen fazla gazı Avrupa’ya gönderebileceğini dile getiren Marzec-Manser, ülkenin çok sayıda gaz şirketinin faaliyet göstereceği rekabetçi bir düzenlemeyle daha cazip bir ticaret ortamı sunabileceğini kaydetti.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir