Bugünkü “CHP… ‘Özel strateji’ Bu maya tutar mı?” başlıklı Sabah gazetesindeki yazısında Okan Müderrisoğlu, erken seçim senaryosunun bir iki yıla tetiklenebileceğini ileri sürdü.
Müderrisoğlu yazısında, “Özgür Özel’in genel başkan olması ile başlayan, CHP’nin klasik kalıplarını aşan bir süreç var. Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ve cumhurbaşkanlığı makamını doğrudan hedef almayacağını söyleyen ama AK Parti’ye ve Hükümet politikalarına sert muhalefet edeceğini ilân eden aktör konumunda.” sözleriyle CHP liderini övdü.
“YENİ BİR DURUMU İFADE EDİYOR”
“CHP’nin siyasal kredi ile kazandığı seçmeni elde tutma ve daha geniş tabana açılma arayışının, iyi ambalajlanmış bir özeti ile karşı karşıyayız.” diyen Okan Müderrisoğlu’nun yazısı şöyle:
İdeolojik kamplara sıkışmak veya toplumsal kırılmalara takılmak yerine esnek politik yaklaşımlar sergilemek hiç de fena fikir değil. Bilindik CHP söylemini ve yöntemini arka plâna iten, farklı toplum kesimlerinin temel meselelerine odaklanmayı önceleyen bu model gerek muhalefet gerekse iktidar için yeni bir durumu ifade ediyor
Örneğin CHP’nin, “emekliler, atanamayan öğretmenler ya da asgari ücretliler” üzerine kurulu kitlesel miting düzenleme kararı artı ve eksi yönleri ile analiz edilmeye değer.
“MİLLETİN DERDİNİ DİLLENDİREN PARTİ ALGISI”,
Özel metodolojisi açısından bakarsak…
– Belirli toplumsal grupları merkeze alan girişimler, “dünya görüşüne, memlekete, meşrebe, eğitim düzeyine” göre ayrışabilen insanları bir ortak paydada buluşturabilir.
– “Milletin derdini dillendiren parti algısı”, CHP’nin dünden bugüne güvensizlik üreten faktörlerini bir süre baskılayabilir.
– Kamuoyunda karşılık bulacağı umulan politik açılımlar, -şu ya da bu ölçüde- Hükümet tarafından hayata geçirilirse CHP kanadı, konjonktürel hasılattan siyasi payını alabilir.
Bu ve benzeri başlıkları çoğaltmak tabii ki mümkün…
KRİTİK EŞİK NEREDE
Manzaraya, AK Parti ile en az bir defa yolu kesişmiş, şu an kırıklık yaşayan seçmen gözüyle bakarsak…
– CHP mitingleri, katılımcı profili ile dar kalıplara oturabilir. Yani toplumun değişik katmanları, CHP’nin ne yapmak istediğini anlayana kadar mesafeli durabilir.
– Bir problemi çözmek ile o problemi araçsallaştırmak arasındaki kritik eşik ise seçmenin duyarlılıklarını manipüle etme çabası olarak yorumlanabilir.
– CHP markası altındaki mitingler, marjinal örgütler ve müzahir unsurların arenasına dönüşebilir veya seçmen hassasiyetinin kısa vadeli siyasal çıkarlar için kullanıldığı kanaati yerleşebilir.
Elbette…
Muhalefetin, demokratik siyaset adına hareketlenmesi, partiler arasındaki rekabeti artırır. Demokratik yarışın kazananı da halk olur.
Bütün bu gelişmeler karşısında…
İktidar partisi ve Kabine; CHP’deki kıpırdanışı anlamlandırma, geçici olup olmadığını değerlendirme aşamasıyla birlikte iç muhasebesini de tamamlayıp, karşı politik hamlelerini sahaya sürecektir.
Durum öylesine ilginç ki…
– Bir yanda sandığa gitmeyen veya mesaj vermek için başka partiye oy atan AK Parti seçmeni…
– Diğer yanda, emanet oylarla yerel seçim birincisi çıkan CHP…
– AK Parti için seçmenine yeniden erişme çabası,
– CHP için şartların getirdiği seçmeni elde tutma mücadelesi…
Siyasal pozisyonların başarı şansına gelince…
– AK Parti için… Yenilenme ve değişim beklentisini tam olarak karşılama, yeni sosyolojiye uyum, bölgesel ve küresel riskleri okuma ve politika geliştirme becerisi test edilecek. AK Parti bakımından önemli ve öncelikli olan husus, seçmenle gönül birlikteliğini yeniden inşa etme ve gelecek tasavvurunda ortaklaşmaktan geçiyor. Bu zeminin üstüne; ekonomik iyileşme, yeni anayasa, yargı reformu, genç politikalar birer kat olarak çıkılabilir.
– CHP’nin kaderini ise seçim rüzgârının ne kadar devam edeceği, şu an bastırılan parti içi ve parti dışı aktörlerin idaresi, belediyelerdeki akrabacılık akımına eklenmesi muhtemel ihale kardeşliğinin maliyeti ve bir iki yıla kalmaz tetiklenecek erken seçim senaryosunun oyuncuları belirleyecek.