Üç adımda Filistin’i imha planı: Terör devleti sessizliği fırsat bildi
Yaklaşık 11 aydır Gazze’de sürdürdüğü vahşi katliamlara rağmen öne sürdüğü “Hamas’ı yok etme” hedefine ulaşamayan İsrail hükümeti, bir taraftan ateşkes müzakerelerini yokuşa sürerken diğer taraftan Gazze ve Batı Şeria’yı kontrol etme planlarını devreye sokuyor. Hamas’ın anlaşma için İsrail ordusunun Gazze’den tamamen çekilmesi talebini reddeden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yeni bir atamayla Gazze’de bir işgal yönetimi için ciddi sayılan bir adım attı. İsrail’de yayın yapan Yedioth Ahronot gazetesi, Kahanist yapılanmanın yerleştiği Netanyahu hükümeti tarafından Gazze’deki her türlü faaliyetin yönetimi için atanan Tuğgeneral Elad Gorden’in uzun vadeli bir plan için göreve geldiğini yazdı.
Yedioth Ahronot’un haberine göre, bu gelişmelerden sonra atanan Elad Gorden, Gazze’deki işgalin kalıcı olmasının “İnsani” yönünü yönetecek. Buna göre Gorden, Gazze’deki sivil halkın sağlık ve barınma hizmetine ulaşmasını sağlamanın yanı sıra, yeniden imarı da kontrol edecek. Gorden bu kapsamda, Gazze’de yayılan çocuk felcinin önlenmesi için aşı ve açlığın önlenmesi için gıda yardımını kontrol etmek için uluslararası insani kurumlarla koordinasyonu yönetecek.
Mısır’ın başkenti Kahire’de, geçtiğimiz hafta yapılan ateşkes müzakerelerinde, İsrail ordusunun Gazze’nin güneyindeki Philedelphia (Selahaddin) hattı ve orta kesimdeki Natasarim hattından çekilmesini Netanyahu hükümeti tarafından reddedildi. İşgal güçlerinin Natasarim hattında 4 yeni askeri nokta kurduğu medyaya yansıdı. İsrail’in söz konusu hatta kuvvetlerini tutması, Gazze’nin kuzey ve güney olmak üzere bölünmesi anlamına geliyor. İsrail hükümeti de yeni atadığı işgal komutanıyla birlikte, Filistin yönetiminin tamamen ilga edilmesi ve sivil alanların işgal ordusu denetiminde tutulması planını hayata geçirmeyi hedefliyor.
Gorden’in atanmasından kısa süre sonra yaşanan dikkat çeken gelişme, İsrail ordusunun 2000 yılında başlayan İkinci İntifada’dan beri Batı Şeria’ya en büyük askeri operasyonunu başlatması oldu. Bölge, Netanyahu hükümetinin Kasım 2021’de iktidara gelmesinden bu yana düşük yoğunluklu bir savaş yaşıyordu. Netanyahu’nun önceki döneminde 2020 yılında eski ABD Başkanı Donald Trump ile Batı Şeria’nın ilhakını ön gören “Asrın Anlaşması”nı ilan etmesinin ardından seçim sürecindeki en önemli vaadi Batı Şeria’nın ilhakı olmuştu. Bölgedeki çatışma her ne kadar 2022 yılının başından beri sürse de 7 Ekim 2023’teki Gazze saldırılarının ardından yoğunluğunu artırdı. Bu süreçte, bin 200’den fazla Filistinli öldürülürken, 10 bini aşkın Filistinli tutuklandı. Ayrıca, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te onlarca Filistinli ailenin evleri ellerinden alınarak ya yıkıldı ya da Yahudi yerleşimcilere devredildi. Batı Şeria’da başlayan son askeri harekat dahil 2022 yılından beri işleyen süreç Netanyahu’nun seçim vaadiyle örtüşüyor.
Gazze’ye saldırıların başladığı 7 Ekim öncesi ve sonrasında İsrail’in yürüttüğü katliam ve işgal sürecinde öne çıkan iki isim, hükümetin aşırı sağcı iki ortağı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bazalel Smotrich oldu. Ben-Gvir’in hükümette yer alması Doğu Kudüs’ün hamisi statüsünde olan Ürdün hükümetinin tepkisini çekmişti. Netanyahu, Ocak 2023’te Amman’da Ürdün Kralı II. Abdullah ile yaptığı görüşmede, “Mescid-i Aksa’nın statüsünün korunacağına” dair söz vermişti. Ben-Gvir ise ertesi gün yanına aldığı Yahudi yerleşimcilerle Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirdiği baskın sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ürdün Kralı kusura bakmasın ama Mescid-i Aksa’yı işgal etmeye devam edeceğim” açıklamasını yaptı. İşgalin “güvenlik” boyutunu üstlenen Ben-Gvir, bu süreçte hem yerleşimcileri silahlandırarak hem de bizzat onlarca kez Aksa’ya baskın düzenleyerek işgal projesini adım adım ilerletti. Fanatik Bakan, Batı Şeria’ya yönelik son saldırının başladığı gün “Mescid-i Aksa’da Yahudilerin de ibadet hakkı olduğunu ve buraya Sinagog kuracağını” ilan etti.
Maliye Bakanı Bazalel Smotrich ise projenin ekonomik tarafını yönlendirdi. 7 Ekim saldırılarının başlamasıyla birlikte Ramallah’taki Filistin hükümetinin bütçe payını kestiğini ilan eden Smotrich, bu payı İsrail’in yüzde 18 civarında artırdığı savunma harcamalarına ayırdı. Smotrich, 9 Haziran’da İsrailli sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı bir toplantıda, ilhak planını açıkça anlatmıştı. New York Times tarafından ses kayıtları sızdırılan toplantıda konuşan Smotrich, “Netanyahu hükümeti, Batı Şeria’yı ilhak ettiği yönünde suçlamalara maruz kalmayacak şekilde Batı Şeria üzerinde kontrolünü artırma projesine dahildir. Ayrı bir sivil düzen inşa ettik. Ancak, uluslararası güçlerin bizi bölgeyi ilhak etmekle suçlamasını engellemek için İsrail ordusunun bölgede güvenliği sağladığını göstereceğiz. Böylelikle suçlamalara maruz kalmadan bölgeyi kolaylıkla yutacağız” demişti.
Avrupa Birliği (AB) yakın zamanda iki bakana “Savaş suçlarını teşvik ettiği” gerekçesiyle yaptırımlar uygulanması için bakan düzeyinde bir toplantı gerçekleştirileceğini ilan etti. İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz ise AB’nin Kahanist terör yapılanmasının kabinedeki temsilcileri Ben-Gvir ve Smotrich’e yönelik yaptırım uygulamasını engellemek için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi. Bu çalışmalar kapsamında 7 Ekim’den beri İsrail’e sınırsız askeri ve siyasi destek sağlayan ABD yönetiminin rolünün ne olduğu ise merak konusu.